İnsanlar ikiye ayrılır: Hindistan’ı sevenler ve sevmeyenler. Hindistan’ı sevenler ikiye ayrılır: Hint yemeklerini sevenler ve sevmeyenler. Hint yemeklerini sevenler ikiye ayrılır: Hindistan’da yemekten korkanlar ve korkmayanlar. Hindistan’da yemekten korkmayanlar da ikiye ayrılır tabii: Sokak yemeklerini de kucaklayan cesur yürekler ve diğerleri. O cesur yürekleriyse biz hiçbir şeye ayıramayız korkmayın. Onlar ki nasıl bir mide, nasıl bir bağırsak sahibidir! Kimyasal atıkları bile öğütür, radyoaktif besinlerden ekmek yaparlar.
Neyse efendim, ben böyle cesur değilim ama Hint yemeklerine bayılıyorum. Sizleri de bu yazıda Mumbai’ye götürmek istiyorum.
Karnımız aç, etrafımızı sokak satıcıları sarmış. Bağırış çağırış, arabalar, motosikletler, kornalar içinde, sıcaktan hafif bunalmış, yiyecek bir şeyler arıyoruz. Biraz ileride, yeşil alanda kriket oynayan çocukların yanlarına çöküp yemek keyifli olabilir, sonra da deniz kıyısında kendi halindeki kalabalıkla güneşi batırırız. Şehrin gürültüsü arka planda bir uğultuya dönüşür, rengarenk sariler canlılıklarını Doğu masalı figüranlığına teslim ederler. Biz orada oturmuş romantik romantik etrafa bakarken ağzımızda hafif bir acı, burnumuzda baharat kokusu, midemizde canlı bir tokluk isteriz. Ama yoo her tarafta tuvalet aramak listemizde yok!
O zaman önce Hindistan’daki bir numaraları kuralı hatırlayalım. “Kabuğunu soy, pişir ya da yeme!” Sonra isterseniz biz etten de uzak duralım ve birer veg kati roll, yani sebzeli dürüm alalım.
Bu efendim, 1932 yılında Kalküta’da Nazim ustanın yerinde uydurulmuş. Kati şiş demekmiş ve etle yapılıyor, sonra da paratha denilen Hint ekmeklerine sarılıyormuş. Parathayı da bir çeşit ince bazlama şeklinde tarif edebiliriz sanırım (Hint ve Türk aşçılar beni linç etmez umarım). Yani bu bildiğiniz şiş dürüm! Şimdi bu şiş kebabı Nazim Usta mı uydurmuş yoksa daha önce mi bulunmuş neymiş, ben bunun peşini bırakmayacağım. Bir açıklamaya göre kılçık İngilizler kebapları ellemek istemedikleri için, başka bir iddiaya göreyse hızlı yeme ihtiyacından dürüm şeklinde servis edilmeye başlanmış. Hoş geldin fast food! Mcdonals’ın da 30’larda ortaya çıkışına bakarsak dünya genelinde hızlı yemek kültürüne geçiş gözlemleyebiliriz mi acaba? Bilim adamları araştırsın!
Neyse sonra bu dürüm olayı her yere yayılıyor, normal roti ekmeği (lavaş benzeri bir ekmek) ile de yapılmaya başlanıyor ve ülkenin ciddi kısmının, özellikle güneyinin vejetaryen olması nedeniyle sebzeli versiyonları da sokaklarda yerlerini alıyor. Hem ucuz hem tehlikesi az. Patates, bezelye, havuç, karnabahar benzeri sebzeler kullanılıyor genelde. Ancak biz şimdi biraz serbest takılalım mı?
Öz Nizam Usta’nın sebzeli kotisi tarifimiz başlıyorrrr
O zaman ilk önce sebzeleri doğrayıp haşlayalım ya da buharda pişirelim. Biz şu sebzeleri haşladık.
- 1 patates
- 2 havuç
- 1 avuç dolusu bezelye
- 2 kabak
Bu arada diğer malzemelerimizi de hazırladık:
- 2-3 kaşık zeytinyağı ya da sıvı yağ
- Küp küp kesilmiş 1 orta boy soğan
- 3 diş rendelenmiş sarımsak
- Rendelenmiş/ezilmiş zencefil (miktar olarak sarımsak kadar)
- 2 adet ufak ufak doğranmış yeşil biber
- 1 acı minicik minicik doğranmış Şili biberi (Acı sevmiyorsanız koymayın tabii)
- 3 adet doğranmış kuşkonmaz (Bloga koyuyoruz, azıcık havalı olması gerek)
- 1 tatlı kaşığı domates salçası
- Maydanoz ya da kişniş (Kişniş sevenler kişniş tohumu da kullanabilirler)
Vee yarımşar/birer tatlı kaşığı da alttaki baharatlar:
- Kimyon
- Garam masala (Bunu bulmak zor değil ancak yoksa, zevkinize göre birer tutam kakule, kişniş, küçük Hindistan cevizi rendesi, tarçın ve karanfil ekleyebilirsiniz. Kimyon ve karabiberi ayrıca koyuyoruz zaten)
- Tatlı toz biber (Çok acı seviyorsanız acı da koyabilirsiniz)
- Zerdeçal
- Karabiber
- Tuz
Şimdi sebzelerimiz haşlanırken tavaya zeytinyağını koyuyoruz. E o kadar Akdeniz dokunuşu olsun bence. Sonra eğer kişniş tohumu ya da başka tohum şeklinde baharat kullanacaksanız ilk önce yağa onları ekleyip çevirin. Değilse, sırasıyla soğanları, zencefili ve sarımsağı ekleyelim. Oh hava da sıcak, arkada da bir Bolywood filmi dönsün mü ne dersiniz?
Hafif kalça da sallayalım. Şimdi salçayı ekleyelim. Sıra geldi baharatlara. Çevirin şöyle, Hindistan mutfağınıza geldi bile. Biberleri ve sonra kuşkonmazı da koyalım. Ev buram buram koktuysa ve tavadakiler kavrulduysa sebzeleri de ilave edip çeviriyoruz.
Ve ta-tam! Yemek hazır! Üstüne maydanoz ya da taze kişniş koyup tam buğday unundan lavaşa sararak tüketiyoruz. (İnternetten roti tariflerine bakıp ekmeği kendiniz de yapabilirsiniz tabii) Bana sorarsanız dürüm yapmadan da harika bir sebze yemeği oluyor. Ama çatal bıçak gelmiyor masaya, hile yok. Sağ elimizi kullanarak kibar kibar yiyoruz.
Baharatlar burun deliklerimizden içeri süzülüyor. Sonra yemeğin sıcaklığını, acısını, yumuşaklığını ağzımıza götürmeden ellerimizde hissediyorız. Ve ısırıyoruz.
0Uçan bir halıya binmişiz Mumbai’ye gidiyoruz. Hayatın tek düzelikten uzakta, rengarenk, karman çorman olduğu bir sokaktayız.
Bir Cevap Yazın