Venedik’e Eylül 2004’te gittim. Daha önce birkaç saat geçirmiş, sokaklarını şöyle bir görmüştüm. Ancak bu sefer turist değildim, 6 ay kalacaktım. Kalbim pıtbırı pıtrbıtı pıt pıt pıt pıtpıtpıtpıtpıt diye çarpıyordu. Çok güzel bir şehre gittiğimi biliyordum ama suyun, dostlukların, zorlukların ve şarapların içinde yepyeni bir insan olacağımın farkında değildim. Şehir bana büyü yapmıştı, karşı konulamaz bir şekilde bağlanmıştım. Zamanı dondurmak istiyor, bunun imkânsız olduğunu bildiğim için resmen daha anın içindeyken nostaljiden acı çekiyordum. Sonra korktuğum gün geldi, pılımı pırtımı toparlayıp ayrıldım, ama Venedik’i bırakamadım. Anılarım hala çok canlı, evimin her köşesi hatıralarla dolu. Ancak duygulara ulaşabilmek her zaman o kadar kolay değil. O hisleri hatırlayabilmek için müziğe ve yemeklere ihtiyacım var. O zaman beraber çakma bir bigoli in salsa yapmaya ne dersiniz?
Bigoli in salsa (soslu bigoli) Veneto bölgesine özgü, yapması kolay, ucuz ve keskin lezzetli bir makarna yemeği. Keskin lezzetli derken sakın kaçmayın, özellikle ton balıklı makarna meraklılarının çok beğeneceğini düşünüyorum. Sosunda sardalya tuzlama kullanılıyor. Vaktiyle büyük kutlamalardan önce veya et yenmeyen oruç günlerinde “hafif bir yemek olsun” diyerek ham ham yutulurmuş. Artık karnınızın aç olduğu her saatte Venedik’te bulabilir ya da mutfağa girip 10 dakikada hazırlayabilirsiniz.
Peki bu bigoli de neyin nesin? Bigoli bir makarna türü. Eskiden karabuğdaydan yapılırmış ama artık tam buğday unu kullanılıyor. Kendisine çok kalın spagetti de diyebiliriz. Bizim marketlerde bulunmadığı için ben tam buğday spagetti kullanıyorum. Ancak gerçeğini bulur ya da evde yaparsanız beni yemeğe davet edebilirsiniz.
Gelelim sosuna. İnternette pek çok tarife rastlayabilirsiniz, ben birkaç hafta boyunca evlerinde kaldığım Venedikli bir ailenin tarifini paylaşacağım.
Malzelemeler:
8-10 adet sardalya tuzlama (hamsi de olur)
2-3 adet beyaz soğan
Zeytinyağı
120 ml beyaz şarap (zorunlu değil)
Soğanları halka halka doğrayıp zeytinyağında iyice yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. Karamelize olmamaları gerek. Bu yüzden biraz çevirdikten sonra birkaç kaşık su ya da beyaz şarap ilave edebilirsiniz. Bu arada sardalyaları temizleyip biraz çatalla eziyoruz ve iyice yumuşamış soğanlara ekliyoruz. Bu aşamada ben azıcık daha beyaz şarap ekliyorum çünkü neden olmasın. Tencerenin altını iyice kısıp bu karışım tek renk bir püre haline gelinceye kadar arada karıştırarak pişiriyoruz. Çok çirkin ve çok lezzetli oluyor. İlginç bir şekilde içinde balık olduğunu bilsem de doğrudan sardalya tadı almıyorum.
Bu sırada makarnamızı da hazırlıyoruz. Soslamadan önce makarnayı bir parça çiğ zeytinyağı ve karabiberle hop hop karıştırıyoruz, sosu da üstüne döktük mü işte bu kadar! (Tamam biraz da yeşil bir şeyler serpelim de azıcık güzel gözüksün.) Tadına bakmaya hazır mısınız?
Venedik’te sıcak bir gün olmuş, çok yürümüş sonra bu meydanda bulmuşsunuz kendinizi. Nasıl otele döneceğinizi bilmiyorsunuz. Tam köprünün yanındaki terasa çökmüşünüz. 3 masa var, birinde 2 amca aperatiflerini içiyorlar. Bir çocuk 100 yıllık tahta oyuncağıyla oynuyor. Nemi, denizi, eskiyi hissediyorsunuz.
Yanında prosecco, sek beyaz şarap ya da merlot içebilirsiniz diyor uzmanlar. Bir de yeşil salata yapın mis gibi.
Afiyet olsun!
(Yemek pişirme ve fotoğraflamadaki yardımları için aileme teşekkür ediyorum)
0
Şahane yazmışsın,abartısız ve içtenlikli💙Fotoğraflara da bayıldım🦋
Çok teşekkür ederim ^.^