Ve Maceralarım
Uçaktan inip terminale girdik, 2 adam avazları çıktığı kadar bağırıyor “Dubai’ye dönüş soldan, Dubai’ye dönüş soldan”. Ben de salak salak bakıyorum. “Yani eninde sonda ben de döneceğim ama biraz erken değil mi?” şeklinde düşünceler geçiyor kafamda. Uçak doluydu, toplam 20 kişi falan Muskat’a girdi, geri kalanı soldan koşa koşa devam etti. Bunlar Dubai vizesi yenilemek için giriş çıkış yapan kitle. Ve onlar için özel sistem kurulmuş. Garip garip işler. Vizeyi Türk vatandaşları kapıdan alabiliyor, o civardaki ülkelerde oturma izniniz varsa çok daha ucuz…
Neyse elbette memlekete bereket getirdim benden bekleneceği üzere… Şimşekler, sular seller ve bu durumdan son derece mutlu olan halk… Souq’u spor ayakkabılarım tamamen ıslanmış bir şekilde her adımında şapırk şupurk sesler çıkararak gezdim. Erkekler ve kadınlar entarilerini kaldırmış suların içinde normal hayatlarına devam ediyorlardı.
Yalnız sahildeki kalabalık dağılmayınca kafalarına yıldırım düşecek ölecekler diye biraz korktum. Ölmediler.
Benim kaldığım ve gizli olan sadece 3 odalı B&B var ya, hangi taksiye binsem ve o villanın köşesindeki yeri söylesem, “Aaa Alman’ın yerine mi?” diyorlar Buna bayağı güldüm. Taksi şöförleri turist kazıklıyorlarsa da anlaşmalı şekilde kazıklıyorlar. Hepsi aynı fiyatı söyledi. Taksimetre diye bir olay yok ama, o yüzden binerken sorun. Bir tanesi bana sen söyle dedi sadece, onla pazarlık yaptım, o kadar. Hepsi çok yardımsever. Giderken bana rehberlik yapıp ülkelerini anlattılar. Taksi olayı yıldızlı pekiyi. Ama ucuz değil. Minik minik alanlar var birbirinden çok uzak, biraz da o yüzden.
Yemek konusu hayal kırıklığı. Umman mutfağı diye bir şey var mı şüpheliyim. Size özel odalı ve çok kap servis yapan yerler varmış. Ben gitmedim. Sokakta kebap, falafel ve Hint yemeği bulunuyor daha çok. Garip ve inanılmaz acı bir şey yedim. Onun dışında burger ve İtalyan yemekleri de şehrin ciks kısımlarını sarmış durumda.
Cami meselesine gelince, Cuma dışında sabah 11’e kadar gezebiliyorsunuz.
Ben tesettürlü dolanıyordum zaten havanın sıcaklığına göre: Pantolan, tişört, boynuma eşarp. Yanıma uzun kollu bir şey almayı unutmuşum ama şallarım vardı. Hem başımı örttüm, hem sarımdım. Çarşaflı gibiydim bildiğiniz. Tam içeri gireceğim beni durdurdular. Üstündekini aç dediler. “Tövbe günah değil mi?” dedim. Yok şaka. Yemedi. İçimdekinin kısa kollu olduğunu görünce sokmadılar içeri. Kıyafet de vermiyorlar, ya satın almanız gerekiyor ya da karaborsadan kiralıyorsunuz. Tam bir para tuzağı gibi geldi ve birden inanılmaz bunaldım. Caminin etrafında yürüyüp serin bir köşeye oturdum uzun süre. Resmen hayat çöktü üstüme, her yerden gelen baskılardan ve saçmalıklardan çok bunaldığımı hissettim. Patlama noktasına gelmişim. Bu bambaşka bir yazı konusu ama. Neyse sonuç olarak camiye girmedim. Yanlış anlaşılmak istemem, dini mekanlara saygım sonsuz, çarşaf versinler giyerim. Suriye’de hep öyle girdim camilere. Ancak bundan para kazanmak da ne?
Evet biraz da heyecanlı şeyler vakti…. Bana dediler ki Umman çok güvenli. Gerçekten de öyle. Ne de olsa başınıza bir şey gelse adamların kol, kafa kesilir. “Erkekler kadınlarla konuşmuyorlar. Kimse seni rahatsız etmez ama halkla da muhabbete giremezsin” diye de uyardılar. Hiç öyle bir şey olmadı. Muhabbete de girdim, rahatsız da edildim. Hatta bu kadar tek başıma gezdim, ilk defa 2 kez uzun süre takip edildim. Hele bir tanesinin uzun süre gözükmedikten sonra oturduğum bahçede belirmesi ufak çaplı bir “Yuh devenin nalı” hissi yaratti. Ama başıma bir şey geleceğine dair bir korkum olmadı. Sadece yolumu değiştirmekten sıkıldım. Öyle yani hanımlar, korkmadan gidin ama bunlara da hazırlıklı olun. Herkesin dediği kadar ak akçe bir yer değil.
Özet
Eveet uzun uzun yazdım. Muskat’ın tüm ülkenin en çirkin yeri olduğuna da inandığımdan, kesinlikle görülesi yer Umman. Toplu taşıma diye bir kavram yok ve pahalı, o yüzden turları sevmesem de ya tura katılın ya da araba kiralayıp iyi bir plan yapın derim. Çok paranız varsa başka mesele.
Dubai’ye geri dönüş için uçağa bindiğimde çok karışık düşünceler içerisindeydim. Bu coğrafyada yaşamaktan çok sıkıldığımı düşündüm. Yanımdaki adamın (sanırım uçak korkusuna bağlı) balgam sesi çıkarması da yardım etmedi. Bu hafta sonunun bana çok iyi geldi geldiğini düşündüm. Yolculuk meditasyon gibi bir şey. Muskat’ı sevdiğimi düşündüm. Bu devirde Arap masalına girmek gibi bir şey. Dubai’ye inince de eve gelmişim gibi rahatladım.
Baktım kafam çok karışık, düşünmeyi bıraktım.
Gideceklere iyi yolculuklar!
0
Bir Cevap Yazın