Andreia’nın babasıyla buluşmak için kasabaya girdikten beş dakika sonra kendimi Genç Girişimciler derneğinin oturumunda buldum. Bir de bana “Burası iyi güzel de küçük yer, o yüzden bu tip toplantılarla gecelerini geçiriyorlar” şeklinde açıklama yaptı Andreia. Neyse gittik, arka sıraya oturduk. Babasının bizi görmesiyle toplantının şekli şemali değişti. Sanki dünyanın en önemli toplantısına dünyanın en önemli insanı gelmiş gibi bir hava oluştu. Kızını tanıttı, sonra da benim ülkemi doğru tahmin edene kalem vereceğini söyledi. Ekvator’dan Yeni Zelanda’ya bayağı bir salladılar ama tutturamadılar. Babası da tahmin edemeyeceklerini biliyor, çakal tabii. Sonra bayraklar önünde fotoğraflarımız falan çekildi. Andreia durumla devamlı dalga geçtiği için benim gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Diyorum suyunda bir şeyler var… Adamın biri arabasıyla ineğe çarpmış yarım saat önce, önü gitmiş bütün. Kahkahalar atarak anlatıyor, herkes de gülerek dinliyor. Öyle abartı bir mutluluk…Neyse biz tüm bir kasabaya eğlence olduk. “Yabancı mı bu, kim ki?” şeklinde merak uyandırdık. Babası Türk bir kızım oldu” dedi hemen. Caipirinha içerek şenlendik. Annesi güzel yemekler yedirdi. Ve o kekler… Çok tatlı sevmememe rağmen dayanamıyorum. Dönüşte uçakta 2 kişilik yer almam gerekecek sanırım…
Ardından da Bonito’ya doğru yola çıktık. Bir sonraki yazımda nasıl az kalsın Hürriyet 3. sayfa haberi oluyordum, onu anlatacağım.
Bir Cevap Yazın