3 aydır yoldayım. Playa del Carmen’in yumuşacık kumuna uzanmış Karayip Denizi’nin üstüne doğan dolunaya bakarken mideme yine o garip his oturdu. Ne zaman ufka uzayan bir su birikintisi görsem dünya ufacık minnacık bir yermiş gibi geliyor. Nerede olduğumu kendime hatırlatmasam, sadece bir fotoğraf karesinde olsam kimse yerimi söyleyemez.
Öğrencilik yıllarımda (yaşlandım gerçekten) Venedik’te (1 dönem orada okudum) oturduğumuz evin terasından aynı su manzarasına bakarak felsefi muhabbetlere dalardık. Ufuk çizgisi tüm dünyanın elimizin altında olduğu duygusu veriyordu sanırım. Bir yandan da ömrümüzü böyle bir yerde geçirme lüksümüz olsa yeni şeyler keşfetme merakımızın tamamen körelebileceğini düşünüyorduk.
Çünkü su her yerde aynı. Hava da. Aynı duygulara bulutların üstünde giderken uçakta da kapılıyorum. “Ne alaka?” diyorum, Santo Domingo – Panama arasında bir yerlerdeyim. İstanbul – Ankara arası bir uçuştan farkı yok halbuki…
Ve böyle zamanlarda sınırlar, haksızlıklar, savaşlar, hırs, kendini önemli hissetme, hepsi çok saçma geliyor. Ufacık bir dünya… Mısır’da da piramit var Meksika’da da.
***********************************************************************************
Karşımda Karayip Denizi… Anasını satayım, kaçacak bir yer de yok şu ufak gezegende. Helin gezme hastalığı olan bizim gibi insanların içlerindeki boşluğu doldurmaya çalıştıklarını düşünüyor. Veya kendimizden uzaklaşabileceğimizi umuyoruz. Belki Mars’a gitmek gerek… Yol bir yere varacak ümidine kapılmak çok yanlış aslında… Nasıl varsın? Dünya yuvarlak…
***********************************************************************************
Dünya yuvarlak ve dünya baş döndürücü… O kuru fasulyeyle Japon çiçek şeklinde tatlılar yapmış, Meksikalı ekmeğine sürmüş, Türk pilavına dökmüş çünkü…
***********************************************************************************
Öyle işte… Geçirdiğim (bazen zor da olsa) güzel günlerin yanı sıra bir de kendim hakkında bazı şeyleri fark etmeye başladım. 3 ayda hangi okul böyle bir ders verebilir bilmiyorum. Artık işin felsefi boyutunu da çözdüğüme göre bundan sonraki zamanımı “Çalsın sazlar oynasın kızlar” şeklinde geçirebilirim herhalde… Ne de olsa Mayalar dediler ki
Neyse bir sonraki yazıya…
bkz: corto maltese sendromu
Aha evet! Ben de ondan var işte. Artık İstanbul'a dönünce Marmara denizine karşı Corto Maltese okuyup "Ne olacak peki şimdi?" diye kara düşüncelere dalabilirim…