Ertesi gün daha fazla bana uğursuz gelen bu yerde kalmamaya karar verdim. Otobüse binip Holywood’a gittim. Otobüsü 1 saat falan bekledim. Alışmışım Kore’de Japonya’da her yere kolayca gitmeye. Neyse bindim. İçim burkuldu. Otobüsteki tek beyaz adamlar deliler veya deli gibi esrar kokanlar. Diğer herkes göçmen. Beverly Hills’ten geçiyoruz. Bir yanda limuzinler, bir yanda sokakta yatanlar… Meşhur Hollywood Bulvarı’nı soracak olursanız orada sadece turistler ve evsizler var. Neyse hostelime yerleştim, yürüdüm biraz fotoğraf çektim.
Ama mutsuzluğum geçmedi o gün. Kimseyle konuşmadım bile. Hostellerde asosyal olmak zor iş, ama ben becerdim.
Ufak kasabalardan geçtik ve turumuzu tamamladık.
Her bir şeye girdim 1 günde sayılır. Her şey 3-4 boyutlu, patlamalı, zıplamalı… Sonra sanal ve gerçek lunapark trenleri var. Ama öyle çok çok heyecanlı değiller. Olay daha çok gösteri üzerine. 4 boyutlu Shrek çok şirindi ama. Bana bir şey kattı mı? Katmadı. Etkilendim mi? Etkilenmedim. Ama kafam boşaldı ve arada kahkahalar attım, çok da eğlendim. Hatta akşam hostele gidip sosyalleştim bile. Bir işe yaramadı gerçi, bir sonraki sabah trenle San Francisco’ya doğru yola çıktım.
Californication’ı daha iyi anladım…
Bir Cevap Yazın